250ug Dr. Seuss Trip Rapor

SkippeRR

Kıdemli Üye
Dostlar öncelikle selamlar.

Aranızda bir çoğunuzun bildiği üzere ben organik materyaller tüketmeye özen gösteren, mantar yetiştiren ve mantarlar ile tanıştığı günden bu yana kendimi gerçekleştirebilmek, geliştirebilmek ve farkındalık değerlerimi ileriye taşıyabilmek adına yalnızca mantarlardan faydalanan biriyim. Bir çoğumuzun ortak noktası olan psychedelic maddelerin yeri hepimizde nasıl ayrı ise, bu maddeler arasında mantarın da yeri benim için bu denli ayrı ve vazgeçilmezdir. Fakat bazı dönemlerde, karşılaştığım aksilikler ya da mantar triplerinde yaşadığım deneyimler sonucu farklı referans noktalarına ihtiyaç duyabiliyorum. Sonuç olarak böyle bir talep doğrultusunda, kıymetli bir dostum yakın zamanda yurt dışından getirme şansı yakaladığı Dr. Seuss LSD'lerinden bir kaç tanesini bana hediye etti. Kendisine sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ederim. Bu bağlamda yer yer mantar ile LSD kıyaslaması yaparsam eğer, her fırsatta ikisinin aynı şey olmadığını bas bas bağırıyor olmama rağmen bunu yapmış olmamı mazur görün. Çünkü bu, benim için heroic bir deneyimdi.

Bu deneyimimden bahsetmek, çıkarımlarımı paylaşmaktaki yegane amacım; belki okuyacak olan başkalarının yaşadığı tripleri anlamlandırmasını ya da yaşayacakları triplerde kontrollü olabilmesini sağlamaktır. Bilmenizi isterim ki bazı noktalarda bunları paylaşabilmek benim için de oldukça zor.


Her zaman birlikte yolculuk etme fırsatı bulduğum arkadaşım ile gece saat 01:15 civarında 2'şer adet 125ug LSD tükettik. İkimiz de bu kadar hızlı etki etmesini asla beklemiyorduk. 15 dakika içerisinde hissettirmeye başladı ve 30 dakika içerisinde etkisi altındaydık. Öncelerinden yaşadığımız LSD deneyimlerinden yola çıkarak, evde yeteri kadar etkisini hissedip tarttıktan sonra ormana doğru yola çıkmayı planlıyorduk. Fakat etkisi altına girdiğimiz 30. dakikada ikimiz de dışarıya çıkmanın, ormana gitmenin bir hayal olacağını anladık. O kadar beklemediğimiz hızlı bir şekilde yakaladı ki bizi, henüz kendimizi kötü hissetmemiz ihtimaline karşı, o tripten çıkmak için kullanacağımız arka kapılar oluşturma çabasındaki sohbetimizin daha ortasında bile değildik. Bu güne dek yaşadığım triplerden yola çıkarak bu etki altına alış şeklini sizlere şöyle özetleyebilirim; Genelde madde önce sizi yoklar, merhaba der kaçar, yavaş yavaş selamlaşır ve iletişim başlar. Bu kez ise 2 yıldır kirasını vermediğimiz ev sahibi gibi balyozu kapıya vurup içeri girdi. İkimiz de deneyimli olduğumuz için yaptığımız ilk şey etkisi aldığına girdiğimiz bu trip ile t*şak geçmek oldu. Triplerinizi baskılayabilirseniz, kontrol edebilirsiniz. Bu teslim olmanın, telkin olmanın çok dışında, panik butonuna yakın bir noktada bir mevzu dostlarım. Örneğin arkadaşım o sırada dışarıdan geçen polis ışıklarından tedirgin olup bana gösterdiğinde, "Keşke gelip bizi kurtarsa halimize bak mk hahahahah" şeklinde tepki vermemle kahkahaya boğuldu. Burası karşılıklı okey olunduğu, kapıyı kıran ev sahibine, "Sakin ol abi haklısın, al bi bardak su iç, geç otur sohbet edelim" dediğimiz noktadır.


Etki altına alma şeklinden de anlaşılacağı üzere bugüne kadar yaşadığım deneyimlere kıyasla çok net ve keskin farklılıklar içeren bir trip olacağı her halinden belliydi. Tripler, insan aklının hayal edemeyeceği kadar büyük bir fabrikanın müthiş seri üretimleri gibiydi. Yetişmenin mümkün olmayacağı kadar hızlı, anda kalamayacağınız kadar kaotik ve reddedemeyeceğiniz kadar kusursuz... Sizler ise bu fabrikanın üretim paletinin en ucunda, ağzı açık, kolları bağlı şekilde hapsedilmişsiniz. Paletten çıkan ürünü talep etme, değerlendirme, değiştirme, gözlemleme gibi fırsatlarınız asla ama kati suretle yok. Bu mümkün değil. O paletten çıkan her şeyi tüketmek zorundasınız. Buraya kadar olan kısım, tribin başlangıç seviyesi olarak kabul ettiğim bölgeydi. Fabrika üretiyor, ben ise hayır diyemeden tüketiyordum. Konuşan yalnızca tripti. Sizi dinlemiyor, sizi değerlendirmiyor, soru sormanıza izin vermiyor ve asla primitif kökleriniz gibi değerlerinizi s*kine bile takmıyordu. Bu kimisi için korkunç, kimisi için ise müthiş bir deneyim olarak adlandırılabilir. Fakat naçizane tavsiyem, kendinizi bu iki tarafa da konumlandırmamanızdır. Çünkü kendinizi konumlandırmak, yön veremediğiniz ve beklentilerinizin aksi yönünde ilerleyen bir trip sizin için cehennemdir. Çünkü kendinizi konumlandırmak, beklentiniz yönünde yaşadığınız tribe karşı koşullu olmaktır. Verim almak, her koşul ve şartta fedakar olabilmek, uyum sağlayabilmek ve teslim olabilmekten geçer.

Fakat bunca zaman sonra deneyimlerimden ortak paydadaki çıkarımım, bu deneyimin böyle gitmesinin benim için kötü sonuçlanabileceğini hissettirdi. Sazı elime alabilmeli, bir şeyler talep edebilmeli, karşılıklı iletişim kurabildiğim dengeli bir trip haline geçiş yapabilmeliydim. Bu noktada içinde bulunduğum tribin bana kayıtsız kalmadığını yavaş yavaş fark etmeye başladım. Yalnızca benim, onun iletişim dilini anlayabilmem gerekiyordu. Bu düşünce beni tribi zorlamaya itti. Bu fabrikadan çıkan her şeyin, benim bu tribi yaşıyor olma sebebim ile çeliştiğini zorla da olsa ifade edebildim. Yalnız bizim deli oğlanın asla bir ortası da yoktu ve bir orta bulmaya da niyetli değildi. Bunu kendime telkin etmemin hemen ardından aynı fabrika büyüklüğünde bir katalizör bir anda içimde var oldu ve tüketmeye zorlandığım tüm pisliği içimden müthiş bir basınç ile tükürmeye başladı. Artık talep edeceğim her şeyin bilmem kaç katı ile geri döneceğinin farkındaydım. Henüz başları olduğunu tahmin ettiğim bu tripte, adım atacağım yerlere dikkat etmem gerekiyordu. Bunu büyük bir ustalıkla yapabilirdim. Artık triplerimi yönetebilme konusunda hastalıklı şekilde başarılıydım. Bu telkin her zaman işe yarar... Ama gelin görün ki, derdi kendisi ile, derdi varolmak ile, derdi cevap bulmak ile olan insanların sorularını kontrol edebilmesi gibi bir ihtimal maalesef yok. Ve sonunda pek tabi sorularımı kontrol etmekten çok uzakta, tıpkı trip kadar kaotik ve tıpkı trip kadar acımasızca sorular sormaya başladım. Visual etkilerin bu kadar müthiş seviyelerde olduğu başka bir trip deneyimlemedim şimdiye kadar. Bilinç altım evin penceresinden baktığımda güneşin hangi açıdan nereden doğduğunu, saat kaçta hangi açıda olacağına kadar milimetrik hesaplamaları ben hiç çaba sarf etmeden ezberlemiş olmalıydı ki, dışarıya baktığımda zaman ve güneş senkronize şekilde onlarca kez tekrar doğdu ve tekrar battı. Ve hatta benliğimin farkında olmadığı o kadar çok şeyin farkında olacak ki, o an orada varolmadığına emin olduğum güneş ışığı gözlerime vurduğu için rahatsız olup gözlerimi kaçırıyor, burnumun kenarından geçen güneş ışığını saniyenin onda birinde yakalayabiliyor, akışını tüm derinliklerimde hissettiğim ışığın kenarında bir toz tanesine dönüşebiliyor, ne kadar küçük olduğumu düşündüğümde ise gezegenin tümü haline gelebiliyordum.

Artık tamamdı. İşte uğruna, aklıma geldiğinde bile gözlerimi yaşartan o sonsuz, ucu bucağı olmayan, "sonsuz" tanımının bile yetersiz kalacağı yerdeydim. Deli oğlan ile birbirimize teslim olabilmeyi başarmış, ortak bir dil üretebilmiştik. Saniyenin onda birinde bir gezegen yaratabiliyordum, ve ondan çok daha kısa bir sürede ise yok edebiliyordum. Trip sonrasında bir yaratmanın ve yok etmenin niceliğini, netliğini, duygusunu ve hüznünü nasıl bu kadar derinden bilebiliyor olduğumu sorguladım. Ve fark ettim ki bugün ve şuanda bile yazdıklarımla zihninizde bir şeyler yaratabiliyor ya da bir kaç delete tuşu ile yok edebiliyorum. Aynı zamanda günlük yaşantımızda hepimiz birbirimizin yarattığı ve yok ettiği şeylere şahit olabiliyorduk. YARATMAK & YOK ETMEK kavramını içinde yaşadığımız toplum nedeniyle kutsallaştırmış ve tıpkı düşündüğümüzde ufkumuzu açabilmesi mümkün diğer bir çok şey gibi bunu da; Yapma yanarsın kategorisine koymuşuz. Her neyse, trip diyorduk...

Yine görsel etkiler sırasında zamanın akışı ile oynayabildiğimi fark ettim. Bu kısım benim için çok eğlenceliydi. Hepimiz psychedelic maddeler tüketimimiz sonucunda zaman ve mekan algımızın yok olduğuna şahit olmuştur. İşte tam olarak bunun zirvesinde olduğum bir anda, sanki slow motion akışı hissedebilecek kadar bu kavramın köküne inebiliyor, bunu gözlemleyebiliyordum. Tüm bu sorularım, cevap arayışlarım ve karmaşanın arasında arkadaşım ile onlarca ortak tribi aynı anda yaşayabildiğimize ve yaşadığımız tripler sonucunda hiçbir açıklama gereği duymadan birlikte gülebildiğimize, birlikte üzülebildiğimize ve birlikte korkabildiğimize şahit olmak müthiş bir keyifti. Günlük hayatımızda tükettiğimiz şeylerin bizi ne denli etkilediğine şahit olmak çok korkutucuydu. Tribin bir yerinde ben Ukrayna askeri arkadaşım ise Rus askeriydi ve ben ölümümü bekliyordum. Kendime geldiğimde bunu yaşamama sebep olacak bir şeyler tüketmeye beni zorlayan bu sisteme de keşke bir katalizör takabilsek diye düşündüm içimden.

Bir süre daha bu şekilde etkiler devam ettikten sonra her şeyi kazma, her şeyi eşeleme ve daha derine inmeye olan merakımdan karşıma çıkan "Lütfen dikkatli davranın" isimli kapıyı açıverdim. Şimdi anlatacaklarım çok hoş şeyler olmayabilir, fakat şuan tripte olsam yine o kapıyı açardım. Ahlak, etik, doğru, yanlış ya da kişinin kendini konumlandırmaya çabalama, sorgulama gibi kavramlarını bir elma şeklinde hayal edebilmek mümkün mü? Elbette değil. Kavramlar somut şeyler değillerdir ve elle tutulup gözle görülemezler. Fakat size yemin ederim ki bu saydığım tüm olgular, o kapıdan geçtiğim anda elle tutulabilir, gözle görülebilir hale geldi. Kapının arkasına geçtiğim anda ıslak bir vajina içerisine düşmüş, su kesemin içerisinden çıkmaya çalışan bir çocuk gibi hapsoldum. Her yerim sırılsıklam olmuştu. Islak bir tat içerisinde boğulacak gibiydim. Kendimi fiziksel olarak kastığımı hissettim. Müthiş bir titreme ile ürpermeye başladım. Ve o an, sanki kendimi doğrumuş gibiydim. Dünyaya gözünü açan her birey gibi, elma şeklinde hayal edilemeyecek bu olguların tam ortasında kalmıştım. Pornografik görüntüler gözümün önünde oradan oraya geçerken, ben bunlara neden maruz kaldığımı anlamlandırmaya çalışıyordum. Trip beni id - ego arasında bir yere salt haliyle ve tüm çıplaklığımla, üstelik hiç hazır değilken fırlatıp atmıştı. id gerçek bir hayvan gibi yalnızca talep ettiği görüntülerin arasında gezmek istiyor, süperegom ise müthiş bir eleştiri yağmuruna tutarak "Bu musun sen? Bunu derhal çöz, hemen çözmelisin. Sen bu olamazsın" gibi dengeleyici fakat yıpratıcı telkinlerde bulunuyordu. Bir yandan bu görüntüleri yok etmeye çalışıyor, bir yandan yok olan gerçeklik içerisinde taleplerim, trip ve ben arasında bir denge kurmaya çalışıyordum. Bu dengelemeleri sağlamaya çalışarak trip yavaş yavaş etkisini yitirmeye başladı. Sabah saat 9 civarında daha sohbet edebilir, gülüp eğlenebilir bir konumdaydık. 9-12 arası yalnızca sigara içtik ve sadece kahkaha attık. Öğlen 12'den akşam 21'e kadar etkiler devam etti ve akşam saatlerinde gerçekten bu etkiden kurtulmak için neler yapabileceğimi didiklemeye başlamıştım. Soğuk bir portakal suyu, biraz çikolata, biraz bilgisayar oyunu derken uykumu ilk kez hissettim ve uyudum. Ertesi gün Freud'un Bilinçaltı ve Ego ve Id isimli kitaplarını sipariş verdim.

Son zamanlarda yaşadığım triplerde, id - ego - superego gibi kavramların sınırlarında gezdiğimin farkında olduğumdan, önce bu kavramların ne olduğunu çok daha iyi anlamaya karar verdim. Ve bu tribin bana en müthiş katkısı da sanırım budur.

Sevgili dostlar. Zamanınızı ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
Umarım yazdıklarım sizler içinde katkılı bir içerik olur.

Sevgiler & Saygılar.
 

Avare

Doktor
Kankam afiyet olsun mu demeli geçmiş olsun mu bilemedim. 100 ug ne fazla ne eksik idare ediyor beni 200 üzeri düşünemiyorum hiç.
Zamanında 220 ug diye aldıklarımızın da 100 altı olmalarına ciddi anlamda şükrediyorum.

Peki sana bir soru bir daha heroic doz kullanırmısın?
 

sususuz

Yeni üye
Kankam afiyet olsun mu demeli geçmiş olsun mu bilemedim. 100 ug ne fazla ne eksik idare ediyor beni 200 üzeri düşünemiyorum hiç.
Zamanında 220 ug diye aldıklarımızın da 100 altı olmalarına ciddi anlamda şükrediyorum.

Peki sana bir soru bir daha heroic doz kullanırmısın?
forumu bir kaç gün önce keşfetmiş biri olarak sırf buna cevap vermek için hesap açtım :D yurtdışında birden fazla kez 300ug ve bir kere de 450ug deneyimlemiş biri olarak lsd de 300ug altının heroic doz olmadığını düşünüyorum ama uygun set ve setting altında lsd seven herkesin o dozları bir kez de olsa deneyimlemesi gerektiğine inanıyorum kanka. kullandığım kağıtlarda lab ortamından çıktığı için 1ug bile oynama yoktu. herhangi bir sorunuz olursa yanıtlayabilirim.
 

SkippeRR

Kıdemli Üye
Kankam afiyet olsun mu demeli geçmiş olsun mu bilemedim. 100 ug ne fazla ne eksik idare ediyor beni 200 üzeri düşünemiyorum hiç.
Zamanında 220 ug diye aldıklarımızın da 100 altı olmalarına ciddi anlamda şükrediyorum.

Peki sana bir soru bir daha heroic doz kullanırmısın?

Kankam ben çok LSD tüketen biri değilim. Yazıda da bahsettiğim gibi organikçiyim. Fakat Dr. Seuss gerçekten TR kağıtlarına benzemiyor. Müthiş agresif ve anlatım dili olabildiğince gaddar. Heroic bir deneyimdi anlayacağın. Alabildiğine bad bir trip değildi, yine verimli alınıp cebe konuldu. Ama LSD yapar mıyım bir daha? Deneyimden ziyade, mantar ile aralarındaki farkları çok keskin görmemi sağlayan bir trip olduğu için sanmıyorum.
 

Avare

Doktor
Kankam ben çok LSD tüketen biri değilim. Yazıda da bahsettiğim gibi organikçiyim. Fakat Dr. Seuss gerçekten TR kağıtlarına benzemiyor. Müthiş agresif ve anlatım dili olabildiğince gaddar. Heroic bir deneyimdi anlayacağın. Alabildiğine bad bir trip değildi, yine verimli alınıp cebe konuldu. Ama LSD yapar mıyım bir daha? Deneyimden ziyade, mantar ile aralarındaki farkları çok keskin görmemi sağlayan bir trip olduğu için sanmıyorum.
Keşke mantara ulaşım daha kolay olsa da mantar tüketsek. Seus ilk deneyimimde şimdiye kadar boş atıyormuşuz dedim. Elimde son iki tane kaldı. Eğer denk gelirse yine stok yapmayı planlıyorum. Kaliteli ve uygun.
 

Avare

Doktor
forumu bir kaç gün önce keşfetmiş biri olarak sırf buna cevap vermek için hesap açtım :D yurtdışında birden fazla kez 300ug ve bir kere de 450ug deneyimlemiş biri olarak lsd de 300ug altının heroic doz olmadığını düşünüyorum ama uygun set ve setting altında lsd seven herkesin o dozları bir kez de olsa deneyimlemesi gerektiğine inanıyorum kanka. kullandığım kağıtlarda lab ortamından çıktığı için 1ug bile oynama yoktu. herhangi bir sorunuz olursa yanıtlayabilirim.
Teşekkürler kankam
Ben şeyi çok merak ediyorum.
Bugün 100 ug attım diyelim.
Yarın tekrar kullanmak istedim 200 mü atmam lazım? Bu şekilde 4-5 gün sürecek bir etkinlikte kullanım şekli nasıl olmalıdır?
 

sususuz

Yeni üye
Teşekkürler kankam
Ben şeyi çok merak ediyorum.
Bugün 100 ug attım diyelim.
Yarın tekrar kullanmak istedim 200 mü atmam lazım? Bu şekilde 4-5 gün sürecek bir etkinlikte kullanım şekli nasıl olmalıdır?
Evet LSD toleransı her gün için ikiye katlanıyor. 1. gün 1 tab, 2. gün 2 tab, 3. gün 4 tab şeklinde. Eğer her bir kağıtta aynı oranda olduğuna eminsen hiçbir sıkıntı yaşamazsın. Maksimum 3 gün yaptım ben 100 ug ile başlayarak ve eğer mentalite olarak hazır isen sıkıntı yaşamayacağına eminim. 3. günümde bedenimde bir ağırlık hissettim ama her bir tekrar için kendi beynini ve bedenini dinlemen önemli. Eklemek istediğim de bir şey var; 3 gün boyunca evde oturup asit yapacaksan çok bir şey katıcağını zannetmiyorum gereksiz bir yorgunluk olabilir en az bir hafta beklemeni tavsiye ederim öyle bir durumda he ama ben festivale gidiyorum her gün için yapacak çok eğlenceli işlerim var diyorsan kesinlikle tavsiye ederim.
 
Son düzenleme:

sususuz

Yeni üye
Kankam ben çok LSD tüketen biri değilim. Yazıda da bahsettiğim gibi organikçiyim. Fakat Dr. Seuss gerçekten TR kağıtlarına benzemiyor. Müthiş agresif ve anlatım dili olabildiğince gaddar. Heroic bir deneyimdi anlayacağın. Alabildiğine bad bir trip değildi, yine verimli alınıp cebe konuldu. Ama LSD yapar mıyım bir daha? Deneyimden ziyade, mantar ile aralarındaki farkları çok keskin görmemi sağlayan bir trip olduğu için sanmıyorum.
Valla yaşadığım yer dolayısıyla bütün psychedelic ve research chemicallara ulaşımım aşırı kolay. Mantarları çeşit çeşit severek tükettim bir süre taaaa ki LSD deneyene kadar. O agresiflik beni hiçbirinde olmadığı kadar tatmin ediyor. Emin ol düzgün üretilmiş bir LSD o hızı veriyor. Beraber yaşadığım arkadaşım nefret etti mesela o agresiflikten. Bense her tripin musmutlu bir şey olması gerekmediğine inananlardanım. Her trip beni hayatta bazı farkındalıklar kazandırmaya itti ve geliştirdi. Çok ciddi bir madde asit, insanın beynini iyi ya da kötü yönde değiştirebiliyor. LSD'yi merak eden herkese de CIA'in 1960'larda yaptığı MKUltra deneylerini incelemesini tavsiye ederim. Adamlar beyin kontrolü keşfetmek için denek insanlara LSD aşılıyorlardı :D Hatta programın baş bilimadamı Frank Olson'ın bile ölümü LSD'den kaynaklanmıştır. Detayları yazmak isterim ilgilenen merak edenlere çünkü türkçe kaynak var mı bilgim yok. Ben 3. tribimden sonra aşık oldum bu maddeye, beynimi geliştirdiğine inandım. Psikolojik de olabilir tabiki de fakat o kadar farklı farklı psychedeliclerden sonra LSD'yi keşfedince bi ona tutulu kaldım :) Yaklaşık bir aydır hepsinden uzağım ve hayatıma kattıkları için ona teşekkür ederim. Umarım senin için de böyle bir deneyim olmuştur kankam çok sevindim senin adına.
 

k3435

Yeni üye
Valla yaşadığım yer dolayısıyla bütün psychedelic ve research chemicallara ulaşımım aşırı kolay. Mantarları çeşit çeşit severek tükettim bir süre taaaa ki LSD deneyene kadar. O agresiflik beni hiçbirinde olmadığı kadar tatmin ediyor. Emin ol düzgün üretilmiş bir LSD o hızı veriyor. Beraber yaşadığım arkadaşım nefret etti mesela o agresiflikten. Bense her tripin musmutlu bir şey olması gerekmediğine inananlardanım. Her trip beni hayatta bazı farkındalıklar kazandırmaya itti ve geliştirdi. Çok ciddi bir madde asit, insanın beynini iyi ya da kötü yönde değiştirebiliyor. LSD'yi merak eden herkese de CIA'in 1960'larda yaptığı MKUltra deneylerini incelemesini tavsiye ederim. Adamlar beyin kontrolü keşfetmek için denek insanlara LSD aşılıyorlardı :D Hatta programın baş bilimadamı Frank Olson'ın bile ölümü LSD'den kaynaklanmıştır. Detayları yazmak isterim ilgilenen merak edenlere çünkü türkçe kaynak var mı bilgim yok. Ben 3. tribimden sonra aşık oldum bu maddeye, beynimi geliştirdiğine inandım. Psikolojik de olabilir tabiki de fakat o kadar farklı farklı psychedeliclerden sonra LSD'yi keşfedince bi ona tutulu kaldım :) Yaklaşık bir aydır hepsinden uzağım ve hayatıma kattıkları için ona teşekkür ederim. Umarım senin için de böyle bir deneyim olmuştur kankam çok sevindim senin adına.
hocam mantar ve lsd kafası arasındaki farkı anlatabilir misiniz.. tabii anlatılmaz yaşanır ancak olabildiğince izah ederseniz süper olur..
 

Avare

Doktor
Kankam ben aşşagı yukarı 1 seneden biraz fazladır kullanıyorum bu süre zarfında 3 günde 1 den tut hafta sonlarına kadar değişik kullanım şekillerini denedim. Şuan ulaşımım olan tablar 100 ug seus ayda bir bi tane atıyorum. Sorumun sebebi yazları genelde arkadaşlarla 2-3 günlüğüne kampa gidiyoruz. Komple 3 günüm güzel geçsin istiyorum bunun için de sanırım bi 7-8 tane falan lazım olucak sanırım. Görselini açıkçası pek aramıyorum bana verdiği hissiyatı ve bende açtığı farklı bakış açılarını seviyorum.
 

sususuz

Yeni üye
Kankam ben aşşagı yukarı 1 seneden biraz fazladır kullanıyorum bu süre zarfında 3 günde 1 den tut hafta sonlarına kadar değişik kullanım şekillerini denedim. Şuan ulaşımım olan tablar 100 ug seus ayda bir bi tane atıyorum. Sorumun sebebi yazları genelde arkadaşlarla 2-3 günlüğüne kampa gidiyoruz. Komple 3 günüm güzel geçsin istiyorum bunun için de sanırım bi 7-8 tane falan lazım olucak sanırım. Görselini açıkçası pek aramıyorum bana verdiği hissiyatı ve bende açtığı farklı bakış açılarını seviyorum.
kamp için diyorsan mükemmel kanka, benim en keyifli triplerim hep ormanda olmuştur. ağaçlara dokunmayı toprağı ayağımla hissetmeyi hep bi sevdim. Trip bitincede ne saçma saçma işler yapıyorum lan diyordum ama o kafadayken bambaşkasın tabi. dr seusstan bahsediyorsun sanırım. Yanlış bilmiyorsam nerde olduğunu, kendisinin üretim yaptığı ülkedeydim bir ara. Elime geçenlerden biri illaki onundur. trye nasıl yolluyor bilgim yok gümrük sıkıntısı falan yaşanılmıyordur umarım. Dönünce sipariş geçebilirim.
 

sususuz

Yeni üye
hocam mantar ve lsd kafası arasındaki farkı anlatabilir misiniz.. tabii anlatılmaz yaşanır ancak olabildiğince izah ederseniz süper olur..
en kısasıyla mantar sakin chill bir deneyim (türler arasında farklılık olduğunu unutmamak lazım, bazıları birbirleri arasında çok farklılık yaratabiliyor) LSD ise daha hızlıdır daha mimari ve matematiklidir( bunu bazıları mantar içinde söyler ama derin bir LSD tribinden sonra farkı anlarsın) temel bağlamda birbirine yakın kesinlikle bunu unutma. Mantar çayı yapıp yatağımda yatıp ufak bir yürüyüş yapardım mesela ben. LSDye gelince ikinci saatimin sonunda kapıyı açıp hadi ormana yürüyüşe gidiyorum be diye hızlı hızlı adımlar atardım hareketlerim daha keskin olurdu orman adamı gibi hissederdim kendimi bu arada (yaklaşık 10-15 kez birebir aynı şeyi yaptım her tripte :D) geri dönesim bile gelmezdi. daha bi aksiyonludur bam bam bam diye gelir. deneyimlemeden anlatmak imkansız derlerdi inanmazdım ama ne yazıkki öyle...
 

SkippeRR

Kıdemli Üye
hocam mantar ve lsd kafası arasındaki farkı anlatabilir misiniz.. tabii anlatılmaz yaşanır ancak olabildiğince izah ederseniz süper olur..

Her madde geldiği yeri derinliklerine kadar hissettiriyor insana. Aslında konu bundan ibaret.

Mantar derdi daha köklerine dayanan, benliğin ile primitif köklerin arasında bir köprü vazifesi görmeyi hedefler. LSD ise kimisi için yeni nesil ex, kimisi için kendini geliştirmek adına kullanılan bir araç. Mantar ile bir tribi ilmek ilmek işlemen gerekirken, işlediğin bu tripte ayakların daha sağlam bir zemine basarken, LSD'de bu çok daha hızlı, çok daha aceleci, çok daha çürük zeminlere dayanan triplerdir.

Trip raporunda fabrikasyon benzetmesini yapmamın nedeni de bu tam olarak. LSD sanayi dönemi, mantar ise bir rönesans...
 

sususuz

Yeni üye
Her madde geldiği yeri derinliklerine kadar hissettiriyor insana. Aslında konu bundan ibaret.

Mantar derdi daha köklerine dayanan, benliğin ile primitif köklerin arasında bir köprü vazifesi görmeyi hedefler. LSD ise kimisi için yeni nesil ex, kimisi için kendini geliştirmek adına kullanılan bir araç. Mantar ile bir tribi ilmek ilmek işlemen gerekirken, işlediğin bu tripte ayakların daha sağlam bir zemine basarken, LSD'de bu çok daha hızlı, çok daha aceleci, çok daha çürük zeminlere dayanan triplerdir.

Trip raporunda fabrikasyon benzetmesini yapmamın nedeni de bu tam olarak. LSD sanayi dönemi, mantar ise bir rönesans...
kesinlikle katılıyorum hocam dediklerinize. tarif etmesi çok zor oluyor genelde. ikisini ayırıyoruz tabi ama LSD'nin de küf ve mayalarda bulunan bir fungustan sentezlendiğini unutmamak lazım. özünde hepsi bir çeşit mantar sonuçta.
 

SkippeRR

Kıdemli Üye
Çavdar mahmuzu tek başına tüketilmesi halinde psychedelic değil, deliryum etkiler yaratır. Merkezi sinir sistemini zehirleyen ve ölümcül bir maddedir. Bu madde bir dizi kimyasal reaksiyonlar sonucu sentezlenip, güvenli hale getiriliyor ve önümüze psy bir madde halinde geliyor. Madde yapısı itibariyle, mantardan oldukça uzak bir noktada. Vaat ettiği şeyler kesinlikle aynı değil. Ve kişinin beklenti alma şekline göre ikisi arasında bir karar süreci muhakkak ki mevcut.
 
Son düzenleme:
Timothy Leary ve Richard Alpert (Ram Dass) şurada konuşulanları görse 'keşke Türkiye'ye de uğrayabilseydik' derler oldukları yerden. bu deneyimi böylesine edebi ve akışkan şekilde bize aktardığın için teşekkürler kankam, kalemine, kalbine ve ruhuna sağlık.
 

SkippeRR

Kıdemli Üye
Timothy Leary ve Richard Alpert (Ram Dass) şurada konuşulanları görse 'keşke Türkiye'ye de uğrayabilseydik' derler oldukları yerden. bu deneyimi böylesine edebi ve akışkan şekilde bize aktardığın için teşekkürler kankam, kalemine, kalbine ve ruhuna sağlık.

Birlikte bir tribe çıkmadan göçersek bu hayattan çok üzüleceğim ama haberin olsun :)
 

sususuz

Yeni üye
Çavdar mahmuzu tek başına tüketilmesi halinde psychedelic değil, deliryum etkiler yaratır. Merkezi sinir sistemini zehirleyen ve ölümcül bir maddedir. Bu madde bir dizi kimyasal reaksiyonlar sonucu sentezlenip, güvenli hale getiriliyor ve önümüze psy bir madde halinde geliyor. Madde yapısı itibariyle, mantardan oldukça uzak bir noktada. Vaat ettiği şeyler kesinlikle aynı değil. Ve kişinin beklenti alma şekline göre ikisi arasında bir karar süreci muhakkak ki mevcut.
Çavdar mahmuzundan LSA çıkıyor değil mi hocam yanlış mı biliyorum. Onun üzerinde bir takım oynamalar yapılarak LSD üretiliyor sanırım. Düzelttiğiniz için teşekkür ederim. Küf maya vs hep mantar sınıfında diye kalmış lise biyolojisinden kafamda :D o yüzden öyle kodlamışım hep sanırım.
 

Grow Muhabbetleri
Help Users
    Ü Üfürükçü gargamel: ***** ********** hahahaha*** hahahaha *
    Üst