13-14 yaşıma kadar çok ağır şiddete maruz kaldım öz babam tarafından, dayak , küfür, beddua gırla. akıl pek yerinde değildi. sonra defoldu gitti, babam yoktu, para yoktu, imkan yoktu, küçük saçma sapan geri kafalı ataerkil bir vilayette büyüdüm, düzgün akıl veren yoktu. kendi kendime liseyi bitirdim 5 parasız sağda solda çalışarak, kendi kendime üniversite okudum 4 yıl, şimdi 40a merdiven dayadım, evlendim çoluğa çocuğa karıştım, işim gücüm var şükür. babam bile var artık, yıllar sonra tekrar buluştuk, dayakları için af diledi ağladı, ''en azından sapıklığım yoktu, evime bakan adamdım, bak müge anlıya ne babalar var'' diyerek kendini savundu
ancak çocukluk travmalarımı hala atlatamıyorum. en mutlu günümde bile mesela bir pasta keserken,kutlama yaparken,gezerken gözümün önüne şiddet içerikli kareler gelir. çocuğumu her akşam eve gelip severken öperken, ''şu kadarcık sabiye insan nasıl el kaldırır, nasıl kötü konuşur'' düşüncesiyle kendime acırım, kendi kendime acite bir dünya yaratırım
işte bu mucizevi yeşil bitki benim enn büyük meditasyonum. ellerimle büyütürüm, ağzımla içerim
büyütmesi ayrı zevk içmesi ayrı zevk. ne sativa ne indica, içtikten sonra değil bir canlıya zarar vermek kötü düşünmek, geçmişimdeki kötülükleri bile unuturum, çocuk olurum eğlenir gülerim
bu yüzden sık sık içerim
içmeyi severim, alkol ağzıma damlatmam, kimyasalın adını anmam , ama yeşili gördüm mü, dibinde uyurum üstadım